24 Nisan 2020 Cuma

Kitaplara Dair - Söyleşi

Kitaplara Dair

    (Bu yazı, öğrencimiz https://tagtaa.mn/ adlı web sayfasının öğrencimiz Batchimeg Munkhtsol aracılığle sorduğu soruların Türkçesidir. Son soru çıkarılmıştır. Yazının adresi aşağıda verilmiştir.)

1.       Kütüphanenizde kaç tane kitap var?
Doğrusunu söylemek gerekirse kütüphanemde kaç kitap olduğunu bilmiyorum. Kitapla ilk tanışmam  6. sınıfa, yani eski sistemde ortaokula başladığımda oldu. Köyde doğduğum için Türkiye’de o zaman beş yıl olan ilkokulda kitapla tanışma fırsatım sınırlı idi. Alanya’ya ortaokulu kaydolmak için şehre gidince iki kitap satın almıştık. Ortaokulda kitapçı vitrinlerine bakmaktan, içerdeki kitapları karıştırmaktan ve param oldukça satın almaktan büyük bir keyif aldığımı fark ettim. O zamandan beri sürekli kitap alıyorum. Üniversite yıllarımda harçlığımı kitaba verip parasız gezdiğim çok olmuştur. Almanya’da üniversite okurken Almanca kitaplar da satın almaya başladım. Ayrıca İngilizce ve Rusça başta olmak üzere farklı dillerde mesleki kitaplarım da var. Şimdi basılı kitap da satın alıyorum. Ama pdf ve eletronik kitap olarak binlerce kitabım var. Basılı kitaplarımın bir kısmı Üniversitemdeki odamda, bir kısmı eski evimizde, bir kısmı da bir yıl önce taşındığımız yeni evde. Bu yüzden tam sayısını söylemem çok zor. Ama şunu söyleyebilirim. Kendi işimi yaparken çok nadir olarak kitap için kütüphaneye gitme ihtiyacı hissederim.

2.       Genellikle hangi tür kitap okuyorsunuz?
Mesleki yayınlar dışında roman ve öykü okumayı çok severim. En sıkışık zamanlarımda romanlara sığındığım çok olmuştur. Örnek vermem gerekirse üniversiteye öykü ve roman okuyarak hazırlanmıştım. Doktora savunmamdan önce, pek çok adayın kriz geçirdiği o zamanlarda, iki hafta roman okudum. Ayrıca tarih, genel kültür, Türkiye’de ve dünyada olup bitenleri anlamaya dönük çeşitli kitapları okumaya çalışıyorum. İşim gereği elbette dil ve edebiyat hakkında araştırma kitaplarını hem topluyor hem de okumaya çalışıyorum.

3.       Okuyacağınız kitapları nasıl seçiyorsunuz?
Çok farklı yolları var. Öykü ve roman konusunda takip ettiğim yazarlar var. Ayrıca edebiyat dergilerindeki, gazetelerin kitap eklerindeki, internet sayfalarındaki yorumlara bakıyorum. Onun dışında kitapla ilgili tanıtım yazılarına bakıyorum. Akademik yayınlarda ise alanımı tanıyorum. Ayrıca ilgimi çeken alanlarda, nitelikli yayınlar yaptığını bildiğim yayınevlerinin kitaplarını alıyorum.

4.       Yeni kitaplar hakkında bilgileri nereden alıyorsunuz?
Gazetelerin kitap ekleri, dergiler, internet, tanıdık tavsiyesi kanalıyla.

5.       Şu an hangi kitabı okuyorsunuz?
Bu soruyu cevaplamaya çalışırken aslında tek kitap okumadığımı, başladığım ve okumakta olduğum birkaç kitap olduğunu farkettim. Bunlardan bir Türk halk edebiyatı alanında çalışan İlhan Başgöz’ün Gemerek Nire Bloomington Nire başlıklı hayat hikayesi. Başgöz, Kitap’ta Sivas’tan Bloomington’a uzanan yolculuğunu anlatıyor. Kendi alanımdan olduğu için de çok öğretici bir kitap. Özellikle alan araştırmalarıyla ilgili bölümleri çok ilgi çekici. Masamda duran ve yeni başladığım bir kitap Özbek yazar Musa Aybek’e ait Nevai adlı roman. Bu romanı hem merak ettiğim için hem de vermekte olduğum Özbek Dili ve Edebiyatı dersi için okuyorum. Ayrıca Özbek edebiyatından Türkçe çevrilmiş altı kitap daha sırada bekliyor. Bir başkası Jared Diamond’un Tüfek Mikrop ve Çelik adlı kitabı. Yine Farabi’nin Mutluluğun Kazanılması diye Türkçeye çevrilen bir kitabını yeni bitirdim. Daha önce okuduğum ama başka bir çevirisinden yeniden okumakta olduğum Anna Karenina’yı da anmalıyım. Cengiz Aytmatov’un Elveda Gülsarı adlı eserini yeniden okuyorum. Bu arada atlamamam gereken bir yazar var: Moğolistanlı Galsan Tschinag. Tschinag önemli kitaplarını Almanca yazıyor. Bildiğiniz gibi iki kitabını Türkçeye çevirdim. Galsan Tschinag büyük bir yazar. Kitaplarında Moğolistan’ı, özellikle de Tsengel’de yaşayan Tuvaları anlatması benim için onu ayrıcalıklı kılıyor. Onun kitaplarını okurken Moğolistan’ın uçsuz bucaksız bozkırlarında dolaşır, bozkırın size hazırladığı sürprizlere tanık olursunuz.

6.       Kütüphanenizdeki en özel kitap hangisidir?
Şu çok özel kitap diyebilmem zor. Çok değerli bulduğum kitaplarım var. Bu açıdan akademik kitapların ayrı bir yeri var. Doktora hocam Prof. Dr. Lars Johanson’un benim için imzaladığı kitapların yeri başka elbette. Bunlardan üçünü Türkçeye çevirdim. Ayrıca Dede Korkut Kitabı ve Evliya Çelebi Seyahatnamesi de özel kitaplarım.

7.       Kütüphanenizdeki her hangi bir kitapla anınız var mı?
Kitaplarla ilgili çok anım var. Örnek vermek gerekirse, para vererek ilk satın aldığım kitapları hiç unutmam. Yine Konya’da okurken öğrenci harçlığıyla satın alarak kaldığım tanıdık evine gizli gizli götürdüğün yığınla kitabı unutamam. Belli bir sıra takip etmeden başka bazılarını anlatmak isterim. Örnek olarak lisede okurken Yaşar Kemal’in İnce Memed adlı kitabına kendimi kaptırdığım için mutfakta kaynayan kuru fasulyeyi yaktığımdan, yanık kokusunu alan üst kattaki komşularımın o zamanki öğrenci evinin kapısını çalmasıyla haberdar olmuştum. Yine 1980’li yılların başında Almanya’da Bielefeld kütüphanesinden Aziz Nesin’in bir mizah kitabını almıştım. Otobüste okurken gülmemi tutmak için çok zorlandığımı hatırlıyorum. Üniversitede okurken Almanca soru sorarak sınıfta bunu anlayan olursa bir kitap hediye edeceğim diyen bir hocamdan hediye aldığım Emine Işınsu’nun Çiçekler Büyür adlı çok güzel bir kitabı var. Yine Aziz Nesin’in Şimdiki Çocuklar Harika, Dede Korkut Kitabı’nda Deli Karçar'ın Dede Korkut’u kovaladığı bölümü, Sunay Akın’ın Kalede Bir Başına adlı kalecilerle ilgili kitabını, Toprak Işık'ın Çiftçi Karıncalar Köleci Karıncalara Karşı adlı kitabını okurken bazı bölümlerinde gülmekten ve kısmende durumu canlandırmaktan hem çocuklarımın hem de benim gözümüzden yaş gelmesini unutamam. Alman yazar Thomas Mann’ın romanlarından birinin bir bölümü o kadar güzel yazılmıştı ki sonuna kadar büyük bir heyecanla okuduğumu hatırlıyorum. Sten Nadolny'nin Yavaşlığın Keşfi diye Türkçeye çevrilen bir kitabını da keyifle okumuştum. Ayrıca Leipzig'de  çalışırken benim de tanık olduğum olayların anlatıldığı Die Hoffnungsvollen de benim için özel bir kitap. Bu kitap, arkadaşım Anna Sperk'in kaleminden çıkma ve kitabın içinde bir yerlerde ben de varım. Yine gençliğimde herkes yattıktan sonra elektirik olmadığı için gaz lambası ışığında okuduğum kitaplar da hatıralarımda sağlam bir yere sahip. Galsan Tschinag’ın kitaplarını çevirirken en doğru anlamı vermek için dille sonu gelmez oyunları da unutmam mümkün değil. Kendi yazdıklarımın yazılma süreçleri de benim için unutulmaz anılarla dolu. Ortaya çıkışlarına tanıklık ettiğim veya emeği geçenlerin yetişmesine katkıda bulunduğum, bir başka ifade arkadaşlarımın ve özellikle öğrencilerimin kaleminden çıkmış eserler de benim için çok özel. Akademik yayınları bir tarafa bırakırsam Farsça'dan çevrilmiş Sivayuş'un Ölümü adlı çok önemli bir roman var. Çevirmeni benim doktora öğrencim. Ödüllü bir çeviridir.
Benim ilk kitabımı satın aldığım yaşta kızımın kitap yazması da unutulmaz anılarımdan biridir. Onun yazdığı ilk üç kitap toplu halde Uygurcaya da çevrildi ve bir yıl içinde tükendi. Turfan'da bir lokantada Uygur aydınlarla otururken orada bulunan bir yazar "Ben bir Türk balasının kitabını okudum" demişti. "O benim kızım" deyince mutluluğunu ifade edecek söz bulamamıştı. Bir arkadaşla yazdığım bir kitabı MİNZU üniversitesinde arkadaşların tek kelime atlatmadan okuttuğunu görmek de benim için şaşırtıcı bir anıdır. Uzatmayayım, kitaplarla anım çoktur.

8.       Sonuncu kez hangi kitabı satın aldınız?
En son Özbek edebiyatından Türkçeye çevrilmiş yedi kitaptan oluşan bir set ile Sosyal Bilimcinin Yazma Çilesi adlı bir kitabı satın aldım. Ayrıca Semih Tezcan’ın yamış olduğu Topkapı Sarayı Oğuznameleri adlı kitabını aldım. Kitap, ben sipariş ettikten bir gün sonra piyasaya çıktı. Kütüphaneme giren en son kitap akadmeik bir çalışma: Ambiguous Verb Sequences in Transeurasian Langauges and Beyond. Editörlüğü Éva Á Csató, Lars Johason ve Birsel Karakoç yapmış. Kitap çok yeni, Türkiye’de ilk bana gelmiştir diye düşünüyorum. Kitapta aslında benim de yazım olması gerekirdi. Ama editörler bana karşı her zaman olduğu gibi çok sabırlı olmalarına rağmen, son iki yılda yoğun olarak çalışmak zorunda olduğumuz bir proje yüzünden yazıyı istediğim kıvama getirip gönderemedim.

9.       Kitaplar size ne kattı?
Benim bütün hayatım kitaplarla çevrilmiş durumda. İşim gereği sürekli olarak kitaplarla iç içeyim. En iyi akademisyenlerden ders aldım. Çok iyi yerlerde çalıştım, şu anda da Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden birinde çalışıyorum. Türk dili alanının en saygın uzmanlarıyla birlikte çalışma şansı yakaladım. Ayrıca bana göre dünyanın en güzel mesleğini yapıyorum. Bütün bunları kitaplarla olan ilişkime borçlu olduğumun farkındayım. Kendimi ve dünyayı algılamamda kitapların yeri her şeyden önemlidir. Bunlar tabii benim ilk aklıma gelenler, aklıma gelmeyen daha nice katkısı vardır mutlaka.

10.   Tekrar tekrar okuduğunuz kitap hangisi ve neden?
Türk edebiyatı deyince Dede Korkut Kitabı’nı ayrı bir yere koyarım. Dede Korkut Kitab’ı Türk nesrinin en güzel eserlerinden biridir ve Türk kültürü açısından eşsiz bir hazinedir. Onun dışında Evliya Çelebi Seyahatnamesi'ni de ayrı bir yere koyarım. Türk edebiyatında kırsal kesimi konu alan romanları ve öyküler çok severim. Elbette Ahmet Hamdi Tampınar’ın özellilke Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı muhteşem romanı, George Orwel’in Hayvan Çiftliği ve Antoine de Saint-Exupéry’nin Küçük Prens’i, Marquez’in Yüzyıllık Yalnızlık'ı arada döndüğüm eserler. Bunların dışında Aytmatov'un kitaplarının bir kısmının hem Almancasını hem Türkçesini okudum. Türk edebiyatının çok sayıda çok iyi yazarı bulunuyor, okunacak şey çok.

11.   Basılı ve elektronik kitaplardan hangisini tercih ediyorsunuz?
Zor bir soru. Okumak için basılı kitabı tercih ederim. Bozulmaz, istediğin yere götürebilir, istediğin yerde okuyabilirsin. Ama mesleki konularda elektronik kitaplara daha sık başvuruyorum. Bulması daha kolay, bir kütüphaneyi küçük bir harici diskte taşıyabiliyorsunuz. Bu açıdan elektronik kitaplar büyük kolaylık. Ama okumak için basılının yerini tutmuyor.

12.   Eğer ıssız adaya düşersiniz kütüphanenizdeki hangi kitabın yanınızda olmasını istersiniz?
         Dede Korkut’u o kadar övdük, onu alalım.




Not: 

Röportajın Moğolcasına şu adresten ulaşılabilir:
https://tagtaa.mn/mylibrary/14?fbclid=IwAR3yFfvZpi8Yq7zkrQ50d7jdeOGdhYLc9_ygngnK9TYgrsYhL8ERQXGGvsE







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder